Monday 19 October 2015

BALIĞIM, ÜZÜLME SEN*

Ah tam şuramda kocaman bir yara;
özelleştirdikçe, sancılar büyüyor.
Ah tam kalbimin üstündeki yara deşiliyor.
mutsuzluktan ölüyorum, mutsuz ölüyorum.
ismim robottan hallice
zaman da mekanik,
duygusal boşluklarımı ''sorgulamak yasak'' ile dolduruyorum.
yetersiz kalıyorum.
bilgiyi ''yeter'' gördükçe onlar.
bitmez, bitmiyor.
Dininizde ölüyorum;
ah tüm vücudum parçalanıncaya kadar.
matematiğinizde hesaplanıyor dünyamın çapı.
Sosyal tek kalıp sizce.
Tarihiniz kanla yazılı.
gururlanalım isteniyor.
katledilen her hayvan, bitki hizmetimizde.
inanç öyle buyuruyor.
Hazmedemiyorum, yediğim her şeyde olduğu gibi;
ezbere notları, ezbere hayatı.
Ah tam göğsümün üstünde açık kalp ameliyatı.
söküp yerine demirden bir soğukluk oturtuyorlar
sonra ''nasılsın?'' diye soruyorlar gülümseyerek her sabah.
''mutsuzluktan ölüyorum, mutsuz ölüyorum'' diyemiyorum gülümseyerek.

Tuesday 14 April 2015

BİR ENDÜLÜS KÖPEĞİ





Yalnız yaylada, inek geviş getiren 
Soğuk apartmanlar, geçmişle sıkı sıkıya, 
Musluk zehir saçar, içilmez artık su, 
Fakir damacana, sabun kılları sarar.

Boynu titrer, yürek ağızda sıkışık, 
Köleler uykusuz, uçurum bekler.

Takip ve takip edilme arasında, 
öteki olmanın zorbalığı çekilir.
Bin parçaya bölünen şarkılar çalar, 
yalanlar boğulur, cesurca kendisi olmak isteyenler.

Wednesday 4 March 2015

NAR-1

Nar tanesi gibi dökülüyorsun eteğime,
çığlık kopuyor...
Kırmızı bir leke eteğimde.
unutulunca,
kuruyup morarıyorsun
Allah'ın adı sende yazılıdır diye,
son nefesi
yüzüne tabut gibi inen
iki dişin arasında veriyorsun...

Saturday 28 February 2015

VELED-İ ZİNA

Rahmimi vakumlayın.
Bacaklarımdan aksın kanlı et parçacıkları.
Gece yarısı bütün sokakları tek tek yürüyen birileri olsun.
Gelin bulun, içimdeki her şeyi söküp alın,
bıçaklar saplayın.
Anneliğin kutsallığını anlatıp durun,
sahtekarlık kimde?
Görevlerinden kaçan kadınları yakmalı!
Üstelik karşılığında aldığınız biraz daha eziyetken,
bu kutsal görevi kendin olmaya tercih etmiyorsan
suç kimde?
ellerimi karnıma götürüyorum,
hissetmiyorum
sürekli ıslak sokakta,
kasasında mandalina ve soğan tartan yaşlı adama ''günaydın'' diyorum.
evimi sorana ''bahçesinde zeytin ağacı olan ev'' diyorum
adımı sorana ''benim bir adım yok'' diyorum.
enfeksiyon kapıp duran duygulardaki irinle besleniyorum.
anne aşığı sokak bekçileri,
afaroz ediyorlar...
erkeliğinizden afaroz edin.

 belki o zaman en az sizin kadar piç olurum