Tuesday 9 April 2013

MUTFAK DOLABINDA HAMAMBÖCEKLERİ



Kolla akrebi, pencereyi kapat, 
kovana rüzgar gider kapılıp. 
Arabanın geçen savurduğu bir yol zerresi 
sokağında travesti başına düşen şişe.

Zaman muhtaç kelimeye birkaç 
kaçışmakta tablosu çığlık. 
Sulanıyor düşünce ağzı şimdi, 
sönünce gözlerindeki fer geçirince tırnaklarını.

Sakallarının çullanan ahtapotları 
yese köklerinizi kıl şimdi, 
suyundan hayat içmeyen kaldı mı? 
Camlar çiğ çiğ sizlere 
üstünden atar kokusunu ter pis,

Sakat çirkin yaşlı susar şimdi 
zamanlar bir muhtaç kelimeye. 
Kendi neden oğulları yaşamak ister onsuz
penceresi karşı sokakta bir ara 
memesi kulak nefsinde

Konuşsa dili anlamak istemek kimse
dost hamam böceği salçada ekmek üstünde 
Zihin öğretti apış arası terli kaşınır. 
üç kelime içindeki nefret.